Posts in Günlük

13. yıl

Yılların ne kadar hızlı geçtiğini en iyi hatırlatan bu blog oldu bana. Arşivdeki ilk yazıya bakıyorum da. “13 yıl” önce yazmışım.

İş güç, aile, çoluk çocuk derken burasını iyiden iyiye terkettim. Yazmanın verdiği mutluluğu ve bir şeyler üretmenin o insanı iyi hissettiren yanını nerdeyse unutmuşum.

Çoğu zaman blogu kapatmayı düşündüm, bazende yeni bir alan adı ile yeniden başlamayı. Açıkcası kapatmaya içim el vermedi. Belki başka seneye. Yeniden başlamak için ise o zamanı hiç bulamadım.. Sadece her yıl blogun doğum gününü kutlar gibi bir yazı yazmakla geçiştiriyorum sanırım.

Bu arada bu gördüğünüz temayı kendim yapmıştım, CSS ve diğer herşeyini tek tek yapmıştım. O zamanlar vaktim vardı ve uğraşmayı seviyordum. Geçenlerde bir hevesle themeforest’dan tema satın aldım. Ama kurmak için bile zaman bulamadım.

Belki bir gün bu blog hakettiği ilgiye ulaşır yazarı tarafından belkide kaybolur gider…

iyiki doğdun blog

Son yıllarda sadece doğum günlerinde hatırladığım blogumun 11, doğum gününü kaçırmışım :( Geçte olsa iyi ki doğdun blog.

10. YIL

Merhaba sevgili okurlarım, eğer hala kaldıysa tabi :( Gerçi google’a göre bazı yazılara ulaşıpta okuyanlar var ama sürekli takipçilerim artık yok. Bende yazamıyorum zaten. Ne zaman kapatırım onun hesabını yapıyorum. Neyse bir kutlama yapalım bari. 10 Yıl gelmiş çatmış. iyi Doğdun Blog…

2015 Hızlı geçiyor

20142ü bitirip 2015’e girdik. Beklentilerimin büyük olduğu bir yıldı ama gelin görün ki ilk çeyrek bitiyor istediğim hiç bir şey yolunda gitmedi. En başta da bloguma yazmak vardı tabi. Planlarım vardı. Hayallerim vardı. Neyse ümitsizliğe kapılmayalım henüz bitmiş değil. Bu arada elimde ki diğer domainlere de birşey yapmış değilim. Sanırım zamanla hepsini satacağım. Belki başka biri değerlendirir. Bir sonra ki yazıda görüşmek dileğiyle :)

oceangray.net inatla 9. yılını kutluyor

14 ekim 2006 da ilk yazıyı yazmışım. bir dönem bloglar iyi yerlerdeydi. yazmanın verdiği mutluluğu hala hiç bir şeyde bulamıyorum. niye yazmıyorum bende bilmiyorum. vakitsizlik değil aslında yazamamak. sosyal medya o kadar okuyucuları esir almış ki blog takip edenler bir elin parmaklarını geçmiyor belkide. bu bloguda daha ne kadar tutarım elimde bilmiyorum. belki günün birinde geri dönerim bu mecralara. 9 yılda hayatım da ne değişti. şöyle bir düşünüyorum da hiç bişey. yine aynı noktadayım.  hala takip edenler var ise yazdıklarımı desteğinizi bekliyorum. hoşçakalın.

2014 yılının ilk yazısı

Uzun süredir yine yazı yazamıyordum. 2014 yılında bu yazıyla başlayayım dedim. Herkes için dileklerin yerine geldiği mutlu bir yıl olsun inşallah.

8.yıl

Blogumun 8. yılı bu sene bayrama denk geldi. Herkesin bayramını kutluyorum bu vesile ile. Bakalım daha ne kadar ayakta kalacak burası :)

İzlediğim son dizilerden

Yabancı diziler furyasına Lost, Prison Break, Dexter, Fringe gibi herkesin beğeniyle izlediği dizilerle devam ettik. Ama hemen hemen hepsi sonlandı. Her yeni sezon arayış içerisinde iken yeni başlayan dizileri takip ettim. Bunlar grimm, Alcatraz, Flash Forward, Person of Interest, Continuum, Arrow, The Secret Circle, Terra Nova, Sherlock, Lie to Me. Bu dizilerden bazıları sonlandı bazılarını ise takip etmeyi bıraktım. Şimdi ise izlemeye yeni başladığım ve takip ettiğim dizilerden bahsedeyim.

  • Game of Thrones
  • Revoluiton
  • Bates Motel
  • Orphan Black
  • Hannibal
  • The Following
  • Vikings
  • Dexter
  • Breaking Bad
  • Under The Dome

Game of Thrones : Türkiye’de ki ismiyle taht oyunları roman’dan uyarlanmış çok detaylı yüzüklerin efendisi tarzında keyifle izleyeceğiniz bir dizi. Tavsiye ediyorum.

Revolution : J.J. Abrams imzasını taşıyan bu dizinin konusu birdenbire elektriğin gitmesi ve karanlığa boğulan dünya’daki ölüm kalım yarışını anlatıyor. İlk sezonun 13. bölümüne kadar izledim, sonlara doğru sıkılmaya başladım. Yeni sezonu izlemeye devam edeceğimi sanmıyorum.

Bates Motel : İnternette yer alan açıklamayı aynen aktarıyorum. “Alfred Hitchcock’un çığır açan filmi “Psycho”dan ilham alınan bu dizi Norman Bates’in annesi Norma ile olan ilişkisinin kurulma yıllarını ve paylaştıkları dünyayı anlatıyor. Bates Motel’de kocasının trajik ölümünden sonra yeni bir başlangıç yapmak isteyen Norma Bates, White Pine Bay’de bir motel satın alır. Norma ve Norman yeni evlerine yerleştikten sonra, kasabanın hiç de göründüğü gibi olmadığını fark ederler. Kasabalılar da onlarla sırlarını paylaşmamaya kararlıdır. Ama Bates’ler hayatta kalmak ve kendi sırlarını korumak için her şeyi yapacaktır.” Dizinin konusu ilginç geldi izlemeye devam ediyorum.

Orphan Black : Başrolde yer alan Sarah kendine çok benzeyen birinin intiharından sonra onun yerine geçer ve aslında ona tek benzeyenin o olmadığını anlar. Klonlarının tek tek öldürüldüğünü görür ve gerçeği aramaya başlar. İlk  bölümler merakla devam ediyor ama yinede beklediğimi bulamadım. Devam edip etmeyeceğim yeni bölüme bağlı.

Hannibal : Pek çok defa sinema filmi çekilen Hannibal ilk kez diziye dönüşmüş. Konusu ise FBI ajanı ile ortak bir şekilde suçluları yakalama üzerine ama aslında Hannibal da bir katil. Dizinin ilk bölümleri merak uyandırıcı fakat yinede bu dizidende beklediğimi bulamadım.hannibal1

The Following : Kevin Bacon başrolde olduğundan izlemeye değer diye düşünüp başladım ama ilerledikçe sıkılmaya başladım. seri katilin peşindeki dedektifi anlatan bir dizi.

Vikings : Vikingler hakkında bir dizi. İlk bir kaç bölümden sonra izlemeyi bıraktım.

Dexter: İzlediğim diziler içinde en iyilerden. Miami Polis Departmanında kan analisti olarak çalışan seri katilin yaşamını anlatıyor.

Breaking Bad: Kimya öğretmeni olan Walter White’ın kanserden öleceğini öğrenince uyuşturucu üretmeye başlayan hayatını anlatan dizi. Sona erecek olmasına üzüldüğüm dizilerden.

Under the Dome : Kubbe altında diye çevrilen ismi ile gizemli bir kubbe tarafından sarılan kasabadaki sıradışı olayları anlatıyor. Gizemini korumaya devam ettiği sürece izlenebilir.

 

 

İyi bir google reader alternatifinde olması gerekenler

 

reader-melt

Daha önce yazmış olduğum şu yazıda bazı google reader alternatifleri ile ilgili izlenimlerime değinmiştim. Şimdi bi arada kullanmış olduğum pek çok  alternatiften edindiğim bilgiler ışığında iyi bir google reader alternatifinde olması gereken özellikleri bir liste yapalım.

  • Mobil uygulama desteği (iOS ve Android)
  • Ücretsiz olması
  • Import (İçe Aktar) özelliği
  • Export (Dışa Aktar) : Bu özellik pek çok serviste yok. Halbuki yedekleme ya da başka bir yerde kullanmak istesek yarı yolda kalırız.
  • Liste görünümünde iken başlığa tıklayarak içeriği okuma
  • Liste görünümünde başlığı yeni bir sekmede açma
  • Beğendiğimiz yazıyı paylaşma (twitter, facebook v.s.)
  • Beğendiğimiz yazıyı saklama
  • Tüm rss beslemelerini organize etme (feedly’de bunu çok iyi yapabiliyorsunuz.)
  • İndeks (Tek bir sayfada tüm beslemeleri görebileceğimiz bi içerik tablosu)
  • Klavye kısayolları
  • Beğenilen yazıları etiketleme
  • RSS beslemeleri içerisinde arama yapabilme

Şimdilik bu kadar aklıma geldi. Tüm bunların bir serviste olmasını bekleyemeyiz ama bu özelliklerin %90’ı feedly ve Digg Reader’da var. Diğer alternatifleri zaten eledim.

google reader ile sona doğru

google; reader servisini sonlandıracağını duyurmuştu. Herkes gibi bende google reader kullanıcısı idim ve aktif kullanıyordum. Alışkanlıkları bir anda bırakmak alternatifleri aramaya sevkediyor insanı. Bende farklı alternatifleri araştırdım ve bir süre kullandım. Bu haberden ilk faydayı sağlayan Feedly oldu. Fakat feedly’nin karmaşık arayüzüne bir türlü ısınamadım. iPhone uygulaması olması avantajdı ama arayüzü hoşuma gitmedi.

ikinci alternatifim newsblur oldu. Web arayüzü olduğu gibi iPhone ve Android desteğide mevcuttu. Üstelik iPhone uygulaması şaşırtıcı derecede güzel. Hala kullanmaktayım nihai kararı verene kadar denemeye tabi tutacam.

Üçüncü alternatif The old reader henüz mobil uygulama desteği yok. Fakat arayüzü çok sade ve kullanışlı. Üstelik bazı uygulamalar gibi google reader üzerinden çalışmıyor. Yedeğini aldığınız xml dosyanızı içe aktarıp devam ediyorsunuz. Arkaşlarınızla takipleşeceğiniz bir bölümde eklemişler. Ama henüz çok taze. Bakalım ne yenilikler gelecek.

Dördüncü alternatif Bloglovin. Blogunuzu ekleyip takipçi toplamanız için size bir linkte oluşturuyor. Benim blogum için şu bağlantıyı takip edebilirsiniz. Üstelik şu anda beta bir sürüm ile bazı değişikliklerde kazanmış.  iPhone için bir versiyonuda mevcut. newsblur ve bloglovin ikisinden birini seçene kadar beraber kullandığım reader alternatifleri. Sizlerinde tavsiyeleri varsa yorumlarınızı bekliyorum.

Güncelleme : 18.07.2013

Alternatiflerim arasına AOL reader ve Digg Reader’da katıldı. Hatta kullandığım tüm readerları excel tablosunda karşılaştırmaya tabi tuttum :)

Bu arada feedly arayüzünü değiştirmiş ve ekstra özellikler kazanmış. Bloglovin işi paraya dökmüş feedler arası reklamlar çıkıyor. Bu beni huzursuz etti ve bir kaç negatif yönünden sonra kullanmayı bıraktım.

AOL reader da karşılaştırma sonucu kaybedenlerden.

Şuanda Digg Reader ve Feedly kullanmaktayım. Bu ikisinden birine karar verdiğimde detaylı bir karşılaştırma yapacağım.